12 Eylül 2017

Frankfurt Am Main - Tarih Müzesi

Bir kenti anlamak için o kentin tarih müzesini mutlaka görmek gerekiyor ilkesinden hareketle 2013 yılının Eylül ayında atladım Frankfurt Tarih Müzesi'ne gittim. Römer meydanında nehir kenarında kurulu müze. Çok daha fazlasını beklerdim, beklentilerimin altında kaldı. Ya da belki Amsterdam beklentilerimi yükseltmişti. Bilemiyorum.
Müze girişi 6 EUR idi. Çarşamba günleri kapanış saati 21:00. O nedenle iş çıkışına sığdıramama korkusu yaşamıyor insan.
Müze girişinde ödemeyi yaptıktan sonra size rehber bir kitapçık veriyorlar ve onunla geziyorsunuz. Ancak bu kitapta çok detaylı bilgiler yok.



Müzede eksik olduğunu düşündüğüm şeylerden biri eserlerin yanında açıklamalarının olmaması. Bunun yerine her katta küçük kitaplar hazırlamışlar ve resimlerin, eserlerin kara kalem çizimlerini kitaba işlemişler, o kara kalem çizimi kitapta bulduktan sonra yine kitaptan onun açıklamasını okumak durumunda kalıyorsunuz. Ben gittiğimde tenha idi müze ama kalabalık olduğu zamanlarda çekilmez olacağını düşünüyorum. Bir diğer eksiklik de müze görevlilerinin sergilenen eserler hakkında hiç bilgi sahibi olmamaları. Orada öylece duruyorlar, belki de insanların eserlere zarar vermemesi amacıyla sadece. Bir şey sorduğunuz zaman, sizinle birlikte kitaptan bulmaya çalışıyorlar, bilmediklerini itiraf ediyorlar. Bir görevli üşenmeden 10 dakika bana defalarca Türkiye'ye tatile geldiğini, neler yaptığını, Almanları sevmediğini, Türklerin sıcak kanlı olduğunu vs. anlattı.
Lise çağlarında olsam konuştukça konuşurdum ama yeri müze değil ki.
Biraz görsellerden paylaşayım. Müze üç bölümden oluşuyor. Ayrıca üç katlı. Yani temelde 9 ayrı bölüm inceleniyor. Birkaç yerde bodrum katı da var. Bölüm sayısı sanırım 10'un üzerinde.
Bir katta çini porselenler sergileniyordu. Eserlerin 1666'da kurulmuş porselen fabrikasında üretildiği, yaklaşık 1900 eserin Frankfurt müzelerinde sergilendiği belirtiliyor.


Ayrıca bir koleksiyoncunun eğitim amacı ile doldurduğu/mumyaladığı hayvanlar sergileniyor. Hayvanlar 1700'lü yıllardan kalma.

Nil bölgesinde ele geçirilen bir yazıt sergileniyor. Mısırlılardan kalma, milattan önce 142 yılı diye yazmışlar.


Frankfurt'un 1682 yılındaki şehir planı var.


İşte bu tür şeyler çok ilgimi çekmiyor. Müzenin bu kısmı aslında Frankfurt koleksiyoncularını tanıtmayı amaçlıyor. Genelde 1800'lü yılların sonları ile 1900'lü yılların başları. Kaba tarih bilgimle Almanya'nın sömürgecilikte gelişmeye başladığı zamanlar olarak değerlendiriyorum ve keşfe gidilen yerlerden ele geçirilen şeyler koleksiyonculuğu doğuruyor sanırım. Ama mesela o zamanki Frankfurt hakkında bir şehir planı dışında pek bir şey yok. Kaç kişi yaşarmış, insanlar ne yaparmış. Hangi imparatorluk varmış, kral kimmiş, Frankfurt'un Almanya içindeki konumu neymiş vs. bilgi yok. Oysa buna gitmiştim ben.
Peki ne vardı başka bu bölümde. Şövalye kıyafetleri, gösterişli bir masa dolabın üzerinde Hıristiyan dinine ilişkin görseller.


Yaratıcı şeyler de vardı aslında. Örneğin şövalye kıyafetinin ağırlığını anlamamız için o kıyafet ağırlığında bir yelek asmışlar insanlar giysin diye. Altına da bir tartı koymuşlar. Yelekle ve yeleksiz tartılıyorsunuz. Fotoğraflamadım ne var ki. Çocuklar için ilgi çekici şeyler de koymuşlar.

Sonra koleksiyonelerin kim olduğunu tanıtan yere gidiyorsunuz. Heykele, resime yaklaşıyorsunuz, sizi algılayıp başlıyor bir ses anlatmaya. Çekiliyorsunuz bir süre susmuyor, sonra fark ediyor gittiğinizi, susuyor. Buranın kalabalık olduğunu düşünün, her koleksiyonerin başında biri, tamamı konuşuyor. Gürültüye bakın. Ben tek başımaydım neyse ki.
Bir diğer bölümde güzel, küçük ama görkemli bir kütüphane var. Daha ilgi çekici. Kütüphanede küreler (dünya haritaları) sergileniyor. Fotoğrafını verdiğim küre (en büyüğü) 1515 yılında tamamlanmış. Önemli bir eser. Kütüphanede 1400'lerden kalma kitap var. Oldukça değerli.



Tarih müzesini anlatmaya devam edeceğim. Yalnız görüldüğü üzere hala Frankfurt tarihine giremedik. 

Hiç yorum yok: