18 Mart 2012

Phi Phi Adası-1

Phuket adasının Rassada limanından (Rassada Pier) Phi Phi adasına gitmek mümkün. Yolculuk yaklaşık olarak 2 saat sürüyor.


Limanın çıkışı ile özellikle adanın ilk görüntüleri çok güzel.

Ayrıca adaya doğru giderken okyanusun ortasında kule gibi yükselen kara parçalarını görmek de ilginç geliyor insana. Deprem bölgesi olması dolayısıyla fay hatları yer küreyi nasıl kırmış, yükselti ve çukurlar oluşturmuşsa artık yüzlerce metre derinliğin ortasında kule gibi yükselen adacıklar görüyoruz.
Phi Phi adası tropik denizlerle çevrili olması nedeniyle Nemo'ya da ev sahipliği yapıyormuş. Biz burada da kendisiyle tanışamadık ama koca bir heykelinin yanında poz vermekten de geri durmadık.
Böylece iskeleye adımımızı attık, artık iki gün bu adada kalacaktık. Bence ada çevresindeki turlara da katılmak gerek, bu nedenle günübirlik turlarla gelmek yerine burayı bir konaklama durağı olarak değerlendirmek doğru bir seçim olacaktır. Hem güzel havasında akşamları yaşamak da tur ile gelenlere kısmet olmuyor. Onu da uygun bir yerde anlatacağım.

Biz Phi Phi adasında Sand Sea View Hotel'de kaldık. Tayland tatilimizde en yüksek ücreti ödeyip en az memnun kaldığımız otel burası oldu. Muhteşem manzarası dışında hiçbir şeyi yok. Zaten ada küçücük her yerde o güzel manzara var, o nedenle ucuz bir otelde hizmet alamamak, pahalı bir otelde hizmet alamamaktan daha mantıklı. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Gelir durumu daha iyi olanlar için adanın merkezinde büyük bir otel var, adını unuttum şimdi. Limandan çıkıp sola doğru gidince 200-300 metre ileride. Oldukça güzel bir tesise benziyordu.

Şunu yaptık, bunu yaptık demeden önce biraz ada hakkında bilgi vereyim. Daha doğrusu kasmadan kendimi haritasını koyayım. Bu haritada da görüleceği üzere Phi Phi adını taşıyan iki tane ada var, Phi Phi Ley ve Phi Phi Don.
Phi Phi Ley adasında hiçbir yerleşim yok, buranın çevresindeki muhteşem koylar turlarla geziliyor, istisnası Maya Bay, burayı tur kapsamında ayrıntılı anlatacağım ama burada çadır kampı yapmak mümkün. Phi Phi adası deyince akla Phi Phi Don geliyor. Phi Phi Don'un merkezinde iki muhteşem koy var, yerleşimler de istisnalar dışında bu koyların çevresinde olmuş. Haritadan da anlaşılacağı üzere kara incecik kalmış, iki koy arasındaki mesafe çok az. Biz bu koylardan Ton Sai'yi tercih ettik, aslında koy değil de otel tercihi demek daha doğru olur. Diğer koyun adı da Loh Dalam.

Otele giderken (limandan 350-400 metre mesafede) birçok işletmenin ahşap kafesleri olduğunu gördük. Kafeslerde çok güzel bir kuş besliyorlar. Kuştan değil ama o kafesten alıp götürmeyi çok istedik ama demonte halde bulamadık. Çok estetikler. Kuş da çok güzeldi. Daha sonra Bangkok'ta, Phuket'te de birçok yerde gördük bu kafeslerden.
Bavulumuzu odamıza bırakır bırakmaz kendimizi Loh Dalam koyuna attık. Çok güzel görünüyordu. Okyanustaki gelgitlerin belirgin olarak hissedildiği koyda deniz oldukça çekilmişti. O nedenle yüzeyde karaya demir atmış tekneler, ıslak kumlar, nemli kayacıklarla doluydu sahil. Akşam saatlerinde tekrar gittiğimizde üzerinde yürüdüğümüz her yerin sular altında kaldığını görmüştük. 




Alabildiğine kahve, alabildiğine krem rengi Loh Dalam koyunu gördükten sonra, sıra otelimizin hemen önündeki Ton Sai koyunun tadını çıkarmaya gelmişti. Bir mavi aşığı olarak sadece beni değil, gören herkesi büyüleyecek güzellikte bir tonu var denizin. Ancak denizi keşfetme hevesimizi başka bir güzellik nedeniyle ertelemek zorunda kaldık. Tropik iklimin aniden bastıran yağmurları. Güzel dupduru havayı çok ani bir değişiklikle dayanılmaz bir nem kapladı. Üstüm başım birden bire ter oldu, en fazla beş dakika içinde her yanım ter içinde kalmıştı. Bu yoğun bunaltıcı nem aniden bastıran yağmurla yerini serinlemeye bıraktı. Hatta bu serinlik içimizde bir ürperti dahi oluşturdu.

Bu yazıyı mavinin koyu mavinin beyazın ve yeşilin eşsiz güzelliği ile tamamlıyorum. İlk fırsatta Phi Phi adasında gördüğümüzü paylaşmaya devam edeceğim.