28 Kasım 2010

Kuş Yuvası, Pekin Olimpiyat Stadyumu

2008 yılı olimpiyatları için yapılan Pekin Olimpiyat Stadı, muhteşem mimarisi ile Pekin'deki bir diğer ziyaret noktamız oldu. 100.000 kişilik Olimpiyat Stadyumu google.maps'ten böyle görünüyor.
Görüleceği üzere bir kuş yuvasını andırdığı için de Bird Nest (Kuş Yuvası) Stadyumu olarak biliniyor Pekin Ulusal Stadyumu. Olimpiyatlardan sonra Pekin'in önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiş. Sabah 9 akşam 17.30 arası stadı gezmek mümkün.
Oldukça da kalabalık oluyor. Biz gerek biletleri alırken ve gerekse de stada girerken baya bir sıra beklemiştik.

Ama açıkçası beklediğimize de değmişti. O atmosferi tatmayı çok ama çok isterdim. Özellikle tribünler çok görkemli idi.

Stadın ambiansının da çok iyi olduğunu söyledi arkadaşım. Kendisi olimpiyatları yerinde izleme imkanına sahip olduğu için çok şanslı.

Bana da atkımı boynuma takıp, tribünleri doyasıya seyretmek kaldı.
Kuş yuvası dışarıdan böyle görünüyorudu.

Çin'e dair bu serideki son yazım arkadaşımın düğünü olacak.

6 Kasım 2010

Pekin Hayvanat Bahçesi

Çin'e kadar gidip de Çin'in en önemli simgelerinden biri olan pandaları görmeden olmazdı. Biz de atladık gittik hayvanat bahçesine. Hayvanat bahçesi çok büyük bir alana konuşlanmış. Gez gez bitmiyor. Zaten biz de tamamını gezemedik. Eksik kaldı, içimizde kaldı.

Vikipedia'da kapladığı alanın 89 hektar olduğu yazıyor. Yani yaklaşık 1 milyon metrekarelik bir yeri kaplıyor. Ankara'daki hayvanat bahçeciği de Antalya'daki minyatür hayvanat bahçeciği de solda sıfır kalır bunun yanında. 14.500 tane hayvana ev sahipliği yapıyormuş. Öyle yeni de değil. 1906'dan bahsediyor Vikipedia kuruluşu için.

İçinde büyük de bir göl var, maalesef fotoğraflamamışız onu. Sürüsüne bereket ördek kaz vs. vardı içinde.

Görsellere ve özlü anlatımına geçeyim. Açılışı elbet de panda ile yapacağım. Panda Pekin'de her pazarda her dükkanda muhakkak var. Olimpiyatlarda da sembol olmuştu. BBC Türkçe'nin haberine göre pandalar 1950 yılında Çin'in milli hazinesi olarak kabul edilmeye başlanmış. Hayvanat bahçesinde pandaların bulunduğu yere geçmeden önce pandalar hakkında bilgi veren bir salona geçiyoruz. Orada yazılarda pandaların insan yerleşimiyle birlikte daha yüksek yerlere çekildiklerinden, bir ayı türü olduklarından vs. bahsediliyor ve tabi bambu ile beslendiklerinden, otçul olduklarından.

Gelelim resimlere. Gittiğimizde dışarıda panda yoktu. Camların arkasında bambu yiyordu efendilerden biri. Çok sevimli ve ehlikeyfti.
Sonrasında beklediğimiz oldu ve dışarı çıktı. Meğersem derdi hacetini gidermekmiş. Çok komik bir manzara ile karşılaştık. Pandalar küçük abdestlerini amuda kalkarak yapıyorlar. Gülmekten fotoğraflayamadım. Ama peoplesrepublicofcork.com adlı bir siteden bir tane resim buldum onu vereyim. İşini bitirdikten hemen sonraki resim bana ait.
Pandaları izledikten sonra en fazla ilgimizi çeken bölüm kaplan ve aslanların olduğu bölümdü. Oraya gitmeden önce olimpiyatlar döneminde ziyarete gelen çocukların resimlerinin yer aldığı bir duvar gördük. İzlenmeye değer orijinal bir duvardı.
Özellikle beyaz Bengal Kaplanı çok görkemli idi.
Diğer kedigilleri kafeslerde görebildik sadece.
Herbirini gezdik de diğer yerlere doğru gidiyorduk ki; devasa bir kaplan heykeli ile karşılaştık.Bu heykel eğer yanlış anlamadıysam koca bir taş parçasından el ile yontularak yapılmış.
Devam ettik sonra kanguruları gördük. Küçük ağaç parçalarından kanguru heykelleri yapmışlar. Onlar da güzeldi.
Bunun dışında zürafa, goril ve şempanze de gördük. Aslında çok şey gördük ama hepsini vermenin anlamı yok.
Akvaryum bölümünü çok merak ediyordum ama zamanımız yetmedi. Orası hayvanat bahçesinin kapanış saatinden biraz daha erken kapanıyordu. Gidemedik. Zaten ne halde olduğumuzu da arkadaşımın resmi anlatacaktır.
Buraya bir kez daha gitmeyi ve eksik kalan yerleri görmeyi çok istiyorum açıkçası. Bir sonraki yazımda Pekin Olimpiyat Stadı'nı (Kuş Yuvası) anlatacağım.

1 Kasım 2010

Yazlık Saray

Yazlık Saray Çin hanedanının adından da anlaşılacağı üzere yaz mevsiminde konakladıkları saraymış. Yaklaşık 5,5 milyon metrekarelik bir alana inşa edilen saray, dünyanın en büyük kraliyet bahçesi olma unvanını taşıyormuş. E, koca Çin. Arsa bol. İmparatorlar da yaptırmışlar haliyle. google maps'den böyle görünüyor saray.
1800'lü yılların ortasında inşaası tamamlanmış. Yani çok da eski değil. Tabi biz Antalya ve çevresinde milattan önce 2. yy. dan kalma yapılar göre göre artık 1800'lü yıllara "yeni" der olduk. Onlar da yeri gelince ayrı bir yazı konusu yapılacak.

Büyük bir gölün (Kunming Gölü) çevresinde yapılanmış saray. Arazi büyük olmasına karşın içinde çok fazla bir yapı yok. Saraya ve çevreye oldukça hakim bir tepe ve birkaç yerleşim yerinden ibaret. Ayrıca buda heykellerine de rastlıyoruz sıkça.

Gölün çevresinden başlayayım. Göl kenarında yürüyüş yapmak mümkün. İlginç olan şey, göl doğal bir göl değil. Saray için oluşturulmuş.
Üzerinde ejderimsi aslan heykelcikleri ile dolu bir köprüden geçerek göl üzerinde bulunan küçük bir adaya ulaşılıyor. Ada üzerinde bir kapı ve Ejder Kral Tapınağı var. Tapınağın içinde turistik ürünler satılıyor. Ada Uzun Ömür Tepesi'ni tam karşıdan görüyor.
Köprüden anakaraya geri dönüp Uzun Ömür Tepesi'ne doğru yürürken karşımıza Jade Billow Hall çıkıyor. Türkçe'ye çeviremedim açıkçası. Gölün çevresi çok büyük olduğundan, yorulup her yere de girememiştik. Hapishane olarak kullanıldığını bildiğim bu mekanın önünde bir resim çektirip yolumuza devam ettik.
Yol üzerinde bir emmi ile karşılaştık. Adam Çince yazıyor, hem de aynı anda iki eliyle iki ayrı şey yazabiliyor. Beyninin iki lobunu aynı zamanda kullanabiliyor yani. Yere bizim için Çince "Türk Çin dostluğu ilelebet devam etsin." yazmıştı. Para falan istemiyor, adam yazıp duruyor. Umarım dostluk devam eder, akıllarına Çin Seddi'nin yapılış amacı gelmezse sorun yok.
Göl kenarından Uzun Ömür Tepesi'ne yürümeye koyulduk. Bu tepe sarayın en etkileyici yapıları arasında. Güzergah üzerinde güzel yapılar vardı.
Tepeye buradan çıkılyor.
Ben Uzun Ömür Tepesi diye çevirdim. Adı Longevity Hill. Bu uzun ömür falan Çinlilerin çok kullandığı söz öbeklerinden. Kesin doğru çevirmişimdir o bakımdan. Bu tepedeki yapılar İngilizce birçok kaynağa göre Jin Hükümdarlığı döneminde imparator Wanyan Liang'ın imparatorluğun başkentini Pekin'e taşıması ile birlikte inşa edilmiş. Çin mimarisini hissedebileceğimiz merdivenlerden çıktıkça Saray alanı yavaş yavaş ufkumuzda belirmeye başlıyor.
Tepede gözetleme kulesi gibi bir yapı var. Ama en tepede değil. Onu da geçiyoruz ve budist tapınağına ulaşıyoruz. Malumları olduğu üzere değişik Buda heykelleri var burada.
Budist tapınakları gördükten sonra yol bizi çıkış kapısına yönlendiriyor. O esnada grev yapan işçiler ile karşılaşmıştık. Ne için grev yaptıklarını anlamadık tabi. Bir kısmı sendikalı, bir kısmı Harranlı'ydı. Ama sonuna kadar destek verdik.
Son olarak ejder figürlerine burada da rastladığımızı belirteyim.
Bir sonraki yazımda Pekin Hayvanat Bahçesi'ni anlatacağım.