1 Nisan 2013

Kireçburnu, Erdal Bakkal

Bugün Leyla ile Mecnun'un çekildiği yerleri görme amacı ile Kireçburnu'na gittim. Gittiğim gördüğüm yerler o kadar güzeldi ki; set teferruat oldu, görsellik ön plana çıktı. Gönül buralarda müstakil bir ev sahibi olmak ister ama anca ister.
 
Kireçburnu'ndan tepeye doğru tırmandıkça ki; bu bölgeyi Kireçbayırı olarak adlandırıyorlar- İstanbul'un o kalabalığı, cümbüşü kayboluyor. Üstelik güneşli bir Pazar günü oluyor bu söylediklerim. Yerini insanı dinginleştiren kuş sesleri, muhteşem bir Boğaz manzarası, sessizlik, güzel müstakil evler ve alabildiğine yeşil alıyor. Kireçburnu sahilini, deniz kenarını seviyordum da denizden tepelere bakınca bu kadar güzel olacağını hayal edemiyordum. Hayalimde yapılaşmamış, eski altyapısız evler bakımsız sokaklar vardı. Ama tam tersi çıktı. Görsel olarak her şey çok güzeldi. Kireçburnu sakinleri de samimi görünen bir pankart yaptırmışlar belediye başkanları için. Resimlemedim ama bugüne kadar herkesin vaat edip yaptırmadığı merdivenlerin tamamını taahhüt ettiği gibi yaptırmış olmasından dolayı "Allahı var" diyorlardı belediye başkanlarına.



Bu güzellik Leyla ile Mecnun setini ikinci plana atmıştı. Aslında set oyuncuları vs. zaten umurumda değildi. Bana sıcak gelen mekanları görmek istiyordum sadece. İskender'in evi ve Erdal Bakkal. İskender'in evini göremedim, ne yalan söyleyeyim çok da zorlamadım ama Erdal Bakkal'ı görmeden dönmem derken karşıma çıkıverdi.


Bu Büyükdere'yi, bu Kireçburnu'nu seviyorum. Huzur veriyor, İstanbul'da bir yeri bu kadar seveceğimi düşünmezdim doğrusu.

Hiç yorum yok: