4 Mart 2013

Paris-Başlangıç

Güncel haliyle (kaleme alındığımda halihazırda Paris'teyim) Paris yazıları yazmaya çalışacağım. Kızım Bahar ile geçireceğimiz ilk yurt dışı tatili oldu Paris tatili. İki aile gitmeye karar verdik ve Mart ayının başına rezervasyonumuzu yaptırdık. Bu kez konaklamak için otel vs. yerine ev tutmayı tercih ettik. "airbnb" isimli sistem sayesinde insanlar dünya çapında ev kiralayarak uygun ve rahat bir konaklama imkanına kavuşuyorlar. Bu vesile ile Bastille metrosunun hemen dibinde bir ev tuttuk. Bastille hem çok hareketli hem de Saint nehrine oldukça yakın, güzel bir yer. Güvenilir olması da gezilecek yerlere yakınlık kadar önemliydi. Bu açıdan tuttuğumuz evin doğru bir tercih olduğunu söyleyebilirim. Charles De Gaulle havaalanından Bastille'e gitmek için eğer toplu taşıma araçları kullanılacaksa RER B trenine binilip Gare du Nord istasyonunda inilmeli ve oradan turuncu hat metroya binilebilir. Biz bu seçeneği kullanamadık zira Cumartesi günleri havaalanından Paris'e tren yokmuş. Diğer günler olup olmadığına dair bir fikrim yok, araştırmak gerekir. Bu seçeneği kullanamayacağımızı anlayınca mecburen minivana yöneldik (shuttle) ve adresimize kadar bu araç bizi bıraktı. 4 kişi için 75 EUR ödedik. Onca valizle ve iki çocukla bu kadar rahat bir eve varış kaçınılmazdı ve bence o mesafeye pahalı da değildi. Zaten tren bileti 9,5 EUR idi ve 4 kişi için 38 EUR ödeyecektik. 6,5 EUR kadar da metroya verecektik, 45 EUR tutacaktı eve varmamız ancak yüklerle çok çok zor olacaktı. Dönüşte de shuttle kullanmayı düşünüyoruz açıkçası. İnternet üzerinden rezervasyon yaptırmak istenirse adresi www.euroways.fr 

Tatili çok önceden planlamakla birlikte tatilden hemen önce Bahar'ın hastalanması tatile gereği gibi hazırlanmamızı engelledi. Gidilecek ve görülecek yerler hakkında en ufak bir bilgi sahibi olamadan, Paris'in büyülü olduğu söylenen o havasına kendimizi hazırlamadan çıktık yola. Daha da kötüsü Bahar tatilden yaklaşık 12-13 gün önce suçiçeği aşısı olmuştu. Doktoru yaklaşık 10 gün sonra ateş yapabilir demişti ve dediği de oldu kızım ateşlendi. Tam doktorun dediği günlerde ateş olunca biz de bu durumu haliyle aşının etkisine vermiştik. Meğer kızım kulak enfeksiyonu geçiriyormuş. Tatile çıkacağımız günün hemen öncesinde öksürük de başlayınca başka bir şey olduğundan şüphelendik ve sabah 8'de uçak kalkacağını bilerek gece 12'de acile götürdük.Gece 1:30'da evdeydik. Yarım kalan bavul toplama işlemi bittiğinde saat 5'e geliyordu ve uyumadan Havaş'ta bulduk kendimizi. Bu süreç bize Paris'in çok zor geçeceğini gösterdi. Satırların yazıldığı an itibarıyla da oldukça zor geçiyor. 

Kaldığımız eve geldiğimizde Bahar yolculuklardan patlamış ve sıkılmış durumdaydı. Ağzına küçük bir parça kek dışında lokma koymamıştı. Evin önünde yer alan Beaumarchais Bulvarı'nda biraz yürümeye heves ettik Bahar 10 dakika müsaade etti ve tıpış tıpış eve döndük. "Paris güzeldir ama bu dönemlerde gidiliyorsa eğer rüzgarı çok sert ve üşütücü eser" diyorlardı, onu da yaşadık bu 10 dakikada. Havaalanından kaldığımız yere gelirken ve o 10 dakikalık yürüyüşümüzde Paris'ten çok etkilenmediğimi ve hatta bu haliyle Türkiye'nin son dönemlerde makyaj açısından da olsa çok iyi geliştiğini hissettim. Önemli yatırımlar yapıldı ülkemizde, bunlar genelde tüketime yönelik olduğu için, bence makyaj yapmaktan farksız. Blogun alanını değiştirmeden ilk güne ilişkin son satırlarımı yazayım.

Havaalanında 15 dakika ile sınırlı olmak üzere ücretsiz wi-fi imkanı var. Eşe dosta haber vermek için bu imkan değerlendirilebilir. Fransa'da bir fransız milliyetçiliği söz konusu değil, bir şehir efsanesi olsa gerek, insanlar kibarlar oldukça ve sorularımıza yanıt İngilizce yanıt bulmakta hiç zorlanmadık. Vize başvurusunda karşılaştığım en beyefendi insanlar da Fransızlardı bugüne kadarki. Aynı kibarlığı an itibarıyla Paris'te de gördüğümü söylemeliyim. Hatta genelde ülkeye girişte pasaport kontrolü yapan polisler kaba olurlar, gereksiz sorular sorarlar vs., buradaki görevli de çok güler yüzlü idi. 

İlk gün için baktık dışarı hayatı yok, marketten bir şeyler almak ihtiyacı doğdu. Ancak Paris'te Türkiye'de olduğu gibi market patlaması yok. Bizde her cadde üzerinde kısa aralıklarla süper marketler olur ve hepsi iş yapar. Kıytırık 8. caddede İki tane Kiler, bir Peynirci, bir Migros, bir Makro var, biraz küçük marketler de cabası. Paris'te market bulmak için biraz yürümek gerekiyor. Faburg Saint Antoine üzere Monoprix isimli bir market buldum, oradan su ve birkaç diğer ihtiyacı karşıladım (Pazarları kapalı veya erken kapatıyor). Eğer kur hesaplaması yapacaksanız Paris adama ağır gelecek bunu anladım. Mantık şu olmalı hesap yaparken TL çok değerlenmiş ve 1 TL=1 EUR olmuş. Başka yolu yok. 

Yaşadıklarımdan fotoğraflanmaya değer bir şey olmadığı da anlaşılıyor. Ertesi günü biraz daha atraksiyonlu oldu. Bir sonraki yazıda. 

Hiç yorum yok: