Tayland yazılarına başlıyorum. İlk olarak Suan Lum gece pazarından bahsetmek istiyorum. Ülkemize göre çok çok ucuz olduğunu düşündüğüm Tayland'ın ve de Bangkok'un hediyelik eşya ve aksesuar almak için en cazip yerlerinden biri. Yanlış hatırlamıyorsam kapanması gündemde idi. Türkiye'de çok pahalıya satılan birçok ahşap işleme ürünü burada çok makul fiyatlara bulabiliyoruz. Alışveriş bana genelde yorucu ve ağır gelir ama burada çeşit o kadar çoktu ve her şey o kadar makul fiyatlı idi ki; elimiz kolumuz dolu dolu geldik.
Yorulduğumuzda bize Doğu Asya'nın tropik meyvelerinden elde edilen muhteşem meyve suları içme imkanı veren yerler var çevresinde.
Tabi bizim yanımızda Talat ve Neşe gibi çok sıcak iki arkadaşımız olunca buraları keşfetmek de daha kolay olmuştu. Herkese nasip olmuyor böyle insanlar. Sağolsunlar... Tayland yazıları boyunca yemeden, içmeden bol bol yazacağım. Ama mango ile hemen başlayayım. Mango harika bir meyve. Türkiye'de buradaki gibi lezzetlisini bulamıyorsunuz. Daha sert ve susuz oluyor. Zaten çok dayanıklı bir meyve değilmiş. O nedenle daha sert olanları ithal ediliyor olsa gerek. Ayrıca hediyelik eşyaları ile sınırlı değil ucuzlukları. Yeme içme de çok ama çok ucuz.
Dinlendikten sonra yeniden alışverişe. Ancak buraların ucuz olabilmesi için pazarlıktan ödün vermemek gerekiyor. Çin yazılarında da bahsetmiştim sanırım pazarlıktan. Burada marjlar Çin'deki gibi geniş değil. Yani orada 300 yuan dedikleri bir malı 40 yuana alabiliyordunuz. Arada 7-8 kat fark olabiliyordu. Burada bu fark 4 kat ile falan sınırlı.
Ahşap ürünleri satan dükkanlardan bir örnek vereyim:
Son zamanlarda Türkiye'de de görmeye başladım. Ayak rahatlatan masör balıklar. Yarım saati 7,5 TL miydi neydi. Ama biz hijyenik bulmadık yaptırmadık. Adam ayağını sokup masaj yaptıracak havuzda, sonra sen sokacaksın. Gerek yok, mantar falan olur. Neme lazım.
Bir de pazardan genel bir görüntü vereyim.
Buradan çıkışta bir taksiye binmek mümkün. Taksiciler genelde kazıkçı değil. Ama taksimetreli olan taksileri seçmekte fayda var. Ulaşım aşırı ucuz. Gittiğimiz onca kilometreye ve ödediğimiz mebalağa bakınca hayret ediyoruz. Ancak burada bir de tuk tuk denilen ve ağırlıklı olarak turistlere hitap eden araçlar var. Tuk tuk, deniyor bunlara çünkü yolcularını kornaya iki kez basarak "düt düt" diye kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Bunlar görece pahalı bir ulaşım alternatifi oluşturuyor. Ne zaman binilmesi gerektiğini bir sonraki yazıya saklıyorum ama akşam değil. Suan Lum'dan sonra değil. Gündüzleri demekle yetineyim şimdilik. Güzel bir tuk tuk resmi ile bu yazımı bitiriyorum. Bir sonraki yazımda Tayland'a ve ağırlıklı olarak Bangkok'a ilişkin özet tespitler vereceğim ve Baiyoke Sky Hotel'den görüntüleri paylaşacağım.