8 Haziran 2011

İstanbul'dan Kareler...

Geçtiğimiz yılın yaklaşık bu döneminde yani 2010 yılının Mayıs ayında askerdeydim. İnsan askerde olunca dışarısı ayrı bir cazip geliyor. O dönemde yemin töreni sonrası İstanbul'un zaman yettiğince tadını çıkarmaya çalışmıştım eşimle.

Boğaziçi Üniversitesi'nde kaldık iki günlük uzun tatil boyunca. Üniversite muhteşem bir yerde. Buranın öğrencileri böyle bir manzarayı fazlasıyla hak ediyorlar. Üniversiteden Boğaziçi Köprüsü hem gece hem gündüz harika görünüyordu.


Askersiniz işte. Zamanla yarış içinde. Klasik şeyler yaptık biz de. Vapura bindik, boğaz kenarında yürüdük, Kız Kulesi karşısında çay içtik vs.


Nasıl da basit geliyor değil mi insana yeşilliklerde yürümek, ne bileyim çimlere uzanmak.


Dalından erik koparıp afiyetle yemek...


Boğazda sucuklu yumurtaya ekmek banmak. Kale'de tıka basa kahvaltı yaparken denizi seyretmek.


Yokluğun içindeyken insan, asıl o zaman anlıyor yaşamanın kıymetini. Arabamda müzik dinleyerek yolculuk yapmak ne de büyük ayrıcalıkmış aslında. Yokluğu görmeden var olanın kıymetini tam olarak idrak edemiyor insan. İşte bu yüzden, sırf bu yüzden işte bu yazı burada. Bir sene geçmişken üstünden hayatı hala doyasıya sevdiğim için şanslı olmamdan ötürü.

Hiç yorum yok: