Marmaris tarafında tatil yapmayı planlayan kişi sıcağı göze almak durumunda. Ancak bu bölge son derece sulak da olduğundan yol üstünde serinlemek için birçok alternatif de bulunabiliyor. İşte bunlardan biri de Köyceğiz'den çıkıp da Marmaris yoluna ilerlerken yolun sağ tarafında kalan şelale. İsmi bile yok. Yolun sağ kenarında küçük bir tabeladan ibaret. Şelale yazıyor sadece.
Sağ ol, var ol maps.google.com. Haritanın üzerine tıklayınca resim büyüyor. O mavi yol üzerinde Marmaris istikametine doğru sağ tarafa dikkatlice bakarak gitmek gerekiyor. Zaten orası 5 km.lik bir alan. Biraz dikkatle bu güzelliği yakalamak mümkün.
Giriyoruz sağ tarafa, sanıyoruz ki; araba ile biraz yol alıp derenin yanına park edeceğiz, sonra da kısa mesafede şelale ile karşılacağız. Öyle değil. 200 m. gittikten sonra yol bitiyor. Arabayı park etmek durumunda kalıyoruz ve veriyoruz kendimizi dar dağ yoluna. Koca koca gövdeli ağaçların arasından dere şırıltısı eşliğinde 10-15 dakika tırmanmak gerekiyor.
Sitem ediyorum kendime. Ne işim var burada diye. Hem mayo falan da almadım ki; yanıma, ne yapacağım yani, göreceğim elimi yüzümü yıkayıp döneceğim. Bunun için bu toz toprak, börtü böcek çekilir mi diyorum.
Sonra sesler gürleşiyor ve toprak yolun ucunda basamaklı bir yol görüyorum. Hızla hedefe ulaştığımı anlayıp ilerlediğimde ise sitemlerim yok oluyor. Kendime kızışlarım, yerini helal olsunlara bırakıyor. Elimi yüzümü yıkamak ne kelime, şort değil mi, elbet kurur deyip girmeye karar veriyorum. Ama su buz gibi. Güzellik mi soğuk mu derken yaldır yaldır suların içinde buluyorum kendimi.
Bu delilik Marmaris'te söker de aynı güzelliği bir gün Norveç'te fiyortlarda falan görmekten korkuyorum açıkçası. Bazı yerlerde giriş var, çıkış yok mazallah.
Küçük bir dere, bir tepeden hızlıca akıyor ve aşağıda doğal bir gölette su toplandıktan sonra yoluna devam ediyor. Suyun tam düştüğü yerde ise küçük çapta bir devkazanı oluşmuş. Hem devkazanı hem de küçük. Yapacak bir şey yok. Tanım böyle.
Suya alıştıktan sonra kendimi geliştirme aşamasına geçiyorum. Atlama zıplama falan. Suyun düştüğü yerin belli bir bölümünde kaya parçaları yükselti oluşturmuş, oradan kendimi devkazanına bırakıveriyorum. Muhteşem ötesi bir duygu.
Maalesef yol üstünde serinleme amacıyla geldik sadece buraya. Gitmek zorundayız. Mehter Marşı ile dönüyoruz. İki ileri bir geri. İki ileri bir geri. Bir gün geri geleceğim. Oraya doğru ilerlerken Mehter Marşı ile değil İzmir Marşı ile yola koyulacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder