21 Ekim 2010

Mesudiye Köyü, Hayıtbükü

Tertemiz bir deniz, yemyeşil dağlar, sessizlik, huzur ise aranan Datça'ya bağlı Mesudiye Köyü'nün üç güzel koyundan biri olan Hayıtbükü (diğer ikisi Kızılbük ve Ovabükü) ideal bir yer olacaktır. Burası da bizim 2008 yılının Ağustos ayındaki tatil duraklarımızdan biri oldu.

Hayıtbükü Datça'nın yaklaşık olarak 20 km. uzağında yer alıyor. Ama Marmaris tarafından Hayıtbükü'ne giderken Datça'nın içine girilmiyor. Datça'ya varmadan sağ tarafta Mesudiye Köyü'nün tabelası var. O tabelayı kaçırmamak gerek. Oradan döndükten sonrası kolay.

Marmaris Datça arası yol oldukça güzel. Dağlarda yükseliyoruz sol tarafımızda deniz var, sağ tarafımız orman. Sonra biraz iniyoruz, gidiyoruz vs. Bu kez sağ tarafımızda deniz, sol tarafımızda orman. Bakmaya kıyamıyoruz.

Sonra sapıyoruz Mesudiye Köyü'ne. Yol daralıyor orman gürleşiyor. Kimi yerlerde de zeytinlikler gürleşiyor. Tabi ilk kez gidince biz pür dikkat kesilmişiz Hayıtbükü tabelasını kaçırmamak için. Ama boşuna endişelendiğimizi anlıyoruz. Rahatlıkla ulaşıyoruz Hayıtbükü'ne.

Hayıtbükü doğal bir koy. Daha doğrusu bük. Bük koyun küçüğüne deniyor. Bir çok tekne için doğal liman durumunda. Geceleri bu koyda konaklamaya gelen çok tekne olduğunu duydum ve bir geceliğine de bunlardan birkaçına şahit oldum.

Biz aslında tatil için yer ararken Hayıtbükü'nü değil Kızılbük'ü incelemiştik. Hayıtbükü'nü bilmiyorduk bile. Kızılbük'ten yola çıkarak Mesudiye'yi internetten araştırırken buraya rastladık ve karar değiştirdik. Üstelik buraya Kızılbük 10-15 dakika sahilden yürüme mesafesinde bir yer. Hatta biraz yakınlaştırılmış bir çekimle Kızılbük Hayıtbükü'nden rahatlıkla görülebiliyor.

Hayıtbükü ise yaklaşık 450-500 m.lik bir sahile sahip. Yüzümüzü denize döndüğümüz zaman sol tarafımıza doğru bük böyle görünüyor.

Sağ tarafımızda ise şirin bir iskele ve kayalıklar yer alıyor.
Tesisler ile plaj arasında ise küçük toprak bir yol bulunuyor. Bu haliyle bizi Hayıtbükü Symi Adası'nın Pedi Plajı'nı hatırlattı.
Hayıtbükü'nde deniz özellikle sabahları muhteşem. Çok berrak, deniz gözlüğünü takarak bir sürü balık gözlemleme şansına sahip olmuştuk. Öğleden sonra ise hafif bir dalgalanma ile o berraklık yerini bulanık bir denize bırakıyor. Biraz yosun, biraz kirlilik kendini gösteriyor. Bu dönemde ise kayalıkta balık tutmayı tercih etmiştim ben.
Biz Hayıtbükü'nde Ogün Pansiyon'da konakladık. Yemeğimizi de orada yedik. Sahile, hemen dalgaların dibine kumların üzerine masa hazırlattırdık. Ege'nin alışılmış mezeleri gibi olmasa da zengin bir meze bileşimi eşliğinde balık yedik. Oldukça lezzetliydi.
Yemek sonrasında iskeleye gittik. Hayıtbükü'ne giden herkesin akşamları iskeleye uğraması gerektiğini düşünüyorum. Zira orayı ışıklandırdıkları için balıklar da irili ufaklı oraya hücum ediyorlar ve ortaya çok güzel bir görüntü çıkıyor.
Ogün Bey, pansiyonun işletmecisi, sıcakkanlı konuşkan biri. Oturup kendisiyle uzun zamandır tanışıyormuş gibi konuşup durabiliyorsunuz. Bu da kendinizi daha rahat hissetmenizi sağlıyor. Kahvaltılarda ortalıkta birçok arı geziyor. Pansiyon'un değil, bükün genel sorunu. Bu nedenle kahvaltının hemen yanıbaşında küçük kaplarda kahve yakılarak arıların yaklaşmasını bir nebze engelliyorlar.

Yakınında Knidos Antik Kenti de varmış, ama o zaman haberim yoktu. Bilsem oraya da giderdim, diyerek bu yazıyı sonlandırıyorum. Bir sonraki yazım yol üstündeki bir şelale ile ilgili olacak.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın blog kullanıcısı sitenizi sık sık ziyaret etmekteyiz çok güzek makaleler yazmaktasınız Halı yıkama firması olarak bu paylaşımlarınızın devamını bekliyoruz. Size tüm blog hayatınızda başarılar diler teşekkür ederiz...

Onur BİÇER dedi ki...

Sağolun Semra Hanım.