Ankara'dan çıkınca yola hep Amasra gelir akla Karadeniz deyince. Doğru da bir tercihtir aslında ama Amasra'ya çok da odaklanmadan bir 15 km. daha giderek Çakraz'a gitmek çoğu tatilcinin ya bilgi dağarcığında yoktur ya tercihinde. Biz oldukça mutlu olmuştuk Çakraz'da. Gündüz deniz ihtiyacımızı bu güzel tatil beldesinde giderip akşam yemeğimizi Amasra'da yemeyi tercih etmiştik. Ne de iyi etmişiz.


Karadeniz'de bir tatil beldesine gitmek gittiğiniz yer neresi olursa olsun keyif verir insana. Çünkü yemyeşillerin arasından uzanır otomobiliniz tatile.

E, karnı doyan abdalın gözü yolda olurmuş derler. Yine düştük yollara ve Amasra'ya ulaştık. Geriye sadece 10 küsür kilometrelik bir yolumuz kalıyordu. Biraz geçince Amasra'yı dağların ardından baktık gerimize. Amasra olanca güzelliğiyle serilmişti.
Çakraz'ın beyaz kumları var. Küçük bir koy. Denizi yeterince sığ. Kendi yüzme kapasiteme güvenmekle birlikte her zaman Karadeniz'den korkmuşumdur. Ürkütür beni derinliği, dalgaları. Çakraz'dan öyle fazla korkmadım. Ama boyumu aşan yere de gitmedim.


2009 yılının Eylül ayında gitmiştik oraya ve deniz sütlimandı. Yalnız levha koymuşlar sahile. Deniz dalgalıyken girmeyin diye. Yöre halkı, denizin dalgalı olduğu dönemlerde dipten akıntı olduğunu söylüyor, ayağınızın altındaki toprak (kum) birden çekilebiliyormuş. Zaten dalgalıyken Karadeniz'de işim olmaz. Kum çekilmeden ben çekilirim bir kenara.
Dedim ya deniz durgundu diye. Denizden istifade ettik bu nedenle. Turizmin çok fazla gelişmemiş olması dolayısıyla çok da el değmemiş Çakraz'a. İnşallah da değmez diyeceğim ama yle kötü yapılaşmalar gördük ki; sanırım kısa sürede burayı da kaybederiz.
Çakraz tek başına huzurlu ve idare edecek düzeyde bir tatil beldesi. Ancak koyun hemen bitiminde 4-5 dakika yürüme mesafesinde başlayan ve hiç el değmemiş olan Karaman Koyu var ki; işte orası dünyalara bedel. Yukarıda google üzerinden verdiğim Çakraz görüntüsünde resmin solundaki burundan başlayan yer Karaman koyu. Neden el değmediği konusuna gelecek olursam, dağların izin vermemesi şans olmuş Karaman Koyu'na. O nedenle araçla gidemezsiniz oraya. Sarp dağlarda küçük akrobatik hareketlerle yürümeniz gerekir. Ancak tehlikeli değil yürümek. Kayaların üzerinde yürüyüp, biraz tırmanıp, biraz inip varıyoruz işte.
Biraz kayalarla cebelleşince ödülümüzü alıveriyoruz hemence. Olanca güzelliğiyle Karaman Koyu.
Karaman Koyu'ndaki kayaların dibinde dünyanın midyesi var. Büyük şehirlerdeki pis midyelere (bulunca yok demem ama temizi daha cazip elbet) tamah etmek zorunda değil yani buranın halkı. Mis gibi tertemiz midye yiyorlar. İşte o resimdeki güzel kardeşimle midye toplayacaktık. Sonra bunları Ankara'ya götürene kadar arabayı koku kaplar diye vazgeçtik.
Çakraz'ın bize sürprizleri Karaman Koyu ile sınırlı kalmadı. İki tane yunus gördük koyda. Dibimize kadar geldiler. O sığ denizde atlaya atlaya yüzdüler. Hatta korktum bir ara kıyıya vuracaklar diye. Sanırım bir balık sürüsünün peşine takılmışlardı.


Biz Çakraz'da Özmenler Otel'de kaldık. Memnun da kaldık. Çalışanları güleryüzlü. Çakraz'a hakim bir yapıda. Odaları temiz ve geniş. Mutfağı temiz. Çakraz'da kendi şezlongu ve şemsiyesi olan tek kuruluş idi bizim gittiğimiz dönemde. Yöreye kıyaslayınca iyi bir otel. Naçizane kanaatim deniz zamanında Karadeniz'e gidilecekse eğer Çakraz'da kalmak, Karaman Koyu'nda yüzmek, Amasra'da gezmek ve yemek, Özmenler Otel'de de konaklamak mantıklı bir seçim olacaktır.
2 yorum:
cok guzel gorunuyor,
gezilecek ne cok yer var :)
Haklısınız. Keşke o yerler kadar bütçe ve zaman da olsa.
Yorum Gönder