6 Kasım 2010

Pekin Hayvanat Bahçesi

Çin'e kadar gidip de Çin'in en önemli simgelerinden biri olan pandaları görmeden olmazdı. Biz de atladık gittik hayvanat bahçesine. Hayvanat bahçesi çok büyük bir alana konuşlanmış. Gez gez bitmiyor. Zaten biz de tamamını gezemedik. Eksik kaldı, içimizde kaldı.

Vikipedia'da kapladığı alanın 89 hektar olduğu yazıyor. Yani yaklaşık 1 milyon metrekarelik bir yeri kaplıyor. Ankara'daki hayvanat bahçeciği de Antalya'daki minyatür hayvanat bahçeciği de solda sıfır kalır bunun yanında. 14.500 tane hayvana ev sahipliği yapıyormuş. Öyle yeni de değil. 1906'dan bahsediyor Vikipedia kuruluşu için.

İçinde büyük de bir göl var, maalesef fotoğraflamamışız onu. Sürüsüne bereket ördek kaz vs. vardı içinde.

Görsellere ve özlü anlatımına geçeyim. Açılışı elbet de panda ile yapacağım. Panda Pekin'de her pazarda her dükkanda muhakkak var. Olimpiyatlarda da sembol olmuştu. BBC Türkçe'nin haberine göre pandalar 1950 yılında Çin'in milli hazinesi olarak kabul edilmeye başlanmış. Hayvanat bahçesinde pandaların bulunduğu yere geçmeden önce pandalar hakkında bilgi veren bir salona geçiyoruz. Orada yazılarda pandaların insan yerleşimiyle birlikte daha yüksek yerlere çekildiklerinden, bir ayı türü olduklarından vs. bahsediliyor ve tabi bambu ile beslendiklerinden, otçul olduklarından.

Gelelim resimlere. Gittiğimizde dışarıda panda yoktu. Camların arkasında bambu yiyordu efendilerden biri. Çok sevimli ve ehlikeyfti.
Sonrasında beklediğimiz oldu ve dışarı çıktı. Meğersem derdi hacetini gidermekmiş. Çok komik bir manzara ile karşılaştık. Pandalar küçük abdestlerini amuda kalkarak yapıyorlar. Gülmekten fotoğraflayamadım. Ama peoplesrepublicofcork.com adlı bir siteden bir tane resim buldum onu vereyim. İşini bitirdikten hemen sonraki resim bana ait.
Pandaları izledikten sonra en fazla ilgimizi çeken bölüm kaplan ve aslanların olduğu bölümdü. Oraya gitmeden önce olimpiyatlar döneminde ziyarete gelen çocukların resimlerinin yer aldığı bir duvar gördük. İzlenmeye değer orijinal bir duvardı.
Özellikle beyaz Bengal Kaplanı çok görkemli idi.
Diğer kedigilleri kafeslerde görebildik sadece.
Herbirini gezdik de diğer yerlere doğru gidiyorduk ki; devasa bir kaplan heykeli ile karşılaştık.Bu heykel eğer yanlış anlamadıysam koca bir taş parçasından el ile yontularak yapılmış.
Devam ettik sonra kanguruları gördük. Küçük ağaç parçalarından kanguru heykelleri yapmışlar. Onlar da güzeldi.
Bunun dışında zürafa, goril ve şempanze de gördük. Aslında çok şey gördük ama hepsini vermenin anlamı yok.
Akvaryum bölümünü çok merak ediyordum ama zamanımız yetmedi. Orası hayvanat bahçesinin kapanış saatinden biraz daha erken kapanıyordu. Gidemedik. Zaten ne halde olduğumuzu da arkadaşımın resmi anlatacaktır.
Buraya bir kez daha gitmeyi ve eksik kalan yerleri görmeyi çok istiyorum açıkçası. Bir sonraki yazımda Pekin Olimpiyat Stadı'nı (Kuş Yuvası) anlatacağım.

Hiç yorum yok: