2 Şubat 2011

Bodrum Güvercinlik ve Kargı Koyu

Havalar buz gibiyken insan sıcakları özlüyor. Bu nedenle ülkemizin tatil beldelerinden Bodrum'u yazmak geldi içimden. 2009 yılının Eylül ayında Bodrum'daydık. Yeterlilik sınavından yeni çıkmışım. Üzerimden çok ama çok büyük bir yük kalkmış, her ama her haftamı yaşayarak geçirmek istiyorum artık. İşte böyle bir psikoloji taşırken giriverdim internete ve kendimi uçaktan yer ayırtırken buldum, bir haftasonu eğlencesi için Bodrumu'u adres olarak seçtik kendimize.

Bodrum genelde beyaz evleri ve gelişmiş turizmi ile bilinir. Biz ise taşları ve gelişmişliği değil doğayı seviyoruz öncelikle. Doğanın tadına varmadan emperyal turizm anlayışından istifade etmekten yana değiliz. İşte bu nedenle Bodrum'un görece az yapılaşmış bir beldesi olan Güvercinlik'i tercih ettik. Kaldığımız otelden hiç ama hiç memnun kalmadığımız için adını da vermeyeceğim. Blogumda sadece güzellikler olmasına özen gösteriyorum. Ancak çevrede beğendiğimiz iki mekan oldu. Club Aquarium ve İçkale Hotel. İçkale Hotel Güvercinlik'in merkezi olan İçkale'de. Daha iyi bir sahil için ise Club Aquarium tercih edilmeli. Bu arada belirteyim: Güvercinlik'te kumsal, taşlık vs. sahil yok, iskeleden giriliyor denize.

Resimlere ve sadede geleyim. Güvercinlik'e ulaştığımızda yemyeşil dağlar, sütliman ve temiz bir deniz karşıladı bizi. Hava bulutluydu ama bizi denize girmekten alıkoymak bir yana değişik bir cazibesi vardı.

Yüzerken yağmur bastırdı. O kadar güzeldi ki; yağmur altında denize girmek. Daha önceleri yıldırım çarpar diye korkardım. Ama geçti, o yağmur beni denizden çıkarmadığı gibi, güzel bir tatil anısına vesile oldu.

Deniz faslını bitirmemizi müteakip hava da açtı. Bize Güvercinlik sahili yolları görünüyordu. Hemen bir keşif turu attık. Pırıl pırıl deniz, içinde staj yapan minik binlerce balık, alalı bulalı bulutlar ve yeşillik, sessizlikle birleşince huzurla doluyor insan. Ancak Bodrum burası biz gittiğimizde sezonun sonuna yaklaşılıyordu. O sessizliği belki de sezon içinde otellerin bangır bangır müzik gürültüsü bozuyordur, garanti veremem.


Güvercinlik'in her yerinde rengarenk çiçeklerle karşılaşıyor insan.

Sahil turu haricinde Güvercinlik'e geldiysek eğer İçkale'ye de gitmeden, orayı da keşfetmeden olmazdı. Zaten nerden baksak 2 km. Güvercinlik sahili vardır, ters istikamette de 1 km. içinde İçkale'ye varılıyor. İçkale'de Balıkçı Hasan'ın yerine gittik. Alabildiğine yedim. Karides güveç yemek şart. Böyle sarımsaklı, tereyağlı güveç burnumda tütüyor. Balıklar bizi besledi, biz de onları besledik. İçkale'nin merkezinde bir tane balıkçı var. Kısa bir tatilse amaçlanan ve deniz balığı götürmek isteniyorsa eve o balıkçıya muhakkak fiyat sormadan balık alınmamalı. Kahvenin hemen yanında, zaten restaurant işletmeyen, sadece balıkçılık yapan tek yer orası.
Güvercinlik küçük bir yer olduğu için tamamlayıverdik ve Bodrum merkeze gittik. Merkezden Bodrum'un tüm koylarına dolmuşlar kalkıyor. Bir pansiyon bulduk, yerleştik ve kendimizi atıverdik dolmuşa. Adresimiz Camel Beach idi. Deve Plajı. Deve Plajı derseniz kimse bilmez. Anglosakson lügatta dile getirmek gerekiyor. Kargı Koyu deyince de götürürler ama. Denizi sığ ve berraktı. 75-100 metre gidiyoruz, boyumuzu geçmiyor. Birçok balık vardı, gözlüğümü takıp az takip etmedim. İncecik ve temiz kumu vardı. Hava da çok güzeldi. Yine sezon sonu olduğu için hafta sonu olmasına karşın tenhaydı plaj. Oldukça şanslıydık. Zaten konu tatil olunca hep şanslı oldum bugüne kadar. Allah bozmasın.
Bodrum'un içini anlatabilecek kadar gezmedik, çok hazzetmiyoruz da. Bu gezimizde tarihi mekanlara uzanmadığımız için Bodrum Kalesi vs. eksik kaldı. Bir gün tamamlanır elbet.

Hiç yorum yok: