Phuket Adası’nda zamanı en verimli değerlendirme yollarından biri de çevredeki muhteşem yerlere giden turlara katılmak. Bu yazımda ve sonraki yazımda ayrı ayrı iştirak ettiğimiz iki turdan bahsedeceğim. Tongtae Sea Canoe isimli “Unseen In Thailand” turunda önce Buddha mağarasını ziyaret ettik, sonra bir yemek molası verdik ve ardından Tum Pung Chang mağarası, James Bond adası ile Panyee adasına gittik.
Buddha Mağarası Tayland’ın Phang-Nga bölgesinde yer alan bir tapınak. Adından da anlaşılacağı üzere bir mağara içine kurulmuş. En büyük Buddha figürü yatan (reclining) Buddha. Yatan Buddha, Buddha’nın hayatının son evresini yani Nirvana’ya ermeden hemen önceki, ölmek üzere olan halini sembolize ediyormuş. Budizm’de insanların yaşam döngüsü içinde öldükten sonra yeniden doğduğuna inanılıyormuş. Ancak Nirvana’ya ulaşanlar bu yaşam döngüsünü kırıp, yeniden doğmuyormuş. Buddha Mağarası’nda da bu inanış sembolize edilmiş.
Biraz mağaradan, Buddha heykellerinden, biraz kalkerli yapısıyla oluşan sarkıt ve dikitlerinden görüntüler vereyim sonrasında turun bu durağının en eğlenceli noktasına geçeyim.
Önce Buddha heykelleri.
Biraz da mağaradan görüntüler vereyim.
İşte en ilginç ve en eğlenceli anlar. Maymunları beslemek. Mağara etrafında irili ufaklı birçok maymun var ve onları bizlerin besleyebilmesi için de birçok muz satıcısı. Muzun kilosu 1 TL idi. Maymunlar oyunu çok seviyorlarmış, bu nedenle araba ile gelenlerin mağara yakınına park etmeleri tavsiye edilmiyor. Antenleri kırıp atmak, sevdikleri bir oyunmuş.
Biraz da mağaradan görüntüler vereyim.
İşte en ilginç ve en eğlenceli anlar. Maymunları beslemek. Mağara etrafında irili ufaklı birçok maymun var ve onları bizlerin besleyebilmesi için de birçok muz satıcısı. Muzun kilosu 1 TL idi. Maymunlar oyunu çok seviyorlarmış, bu nedenle araba ile gelenlerin mağara yakınına park etmeleri tavsiye edilmiyor. Antenleri kırıp atmak, sevdikleri bir oyunmuş.
Buddha Mağarası sonrasında öğle yemeği arası verdik. Yemek güzel dekore edilmişti ama şekerli balık vardı menüde. Yine de yanında gelen şeyler sayesinde aç kalmadık en azından. Sıradaki durak ise bir başka mağara idi. Tum Pungchang mağarası. Bu mağara çok ama çok etkileyici, muhteşem bir durak oldu bizim için. Maalesef mağarada tek bir fotoğrafımız var, çünkü mağara içinde resim çekmek yasaklanmış. Damlayan sularla oluşan yapıların zarar görmesi engellenmek istenmiş.
Mağara çok uzun. Yaklaşık 4 km. sanırım. Ancak tamamı değil de bir kısmı ziyarete açık. Bir noktadan sonra mağara içi çok daralıyor. O nedenle ilerlenmesi tavsiye edilmiyor. Söylendiği kadarıyla mağara dağı bir uçtan diğer ucuna bölüyormuş. Araba ile diğer ucuna gitmek de mümkünmüş.
Mağaraya fil mağarası (Elephant Cave) da deniyor. Sarkıt ve dikitler birçok yuvarlak (file benzeyen) figürler oluşturmuş kayaların üzerinde. Mağaranın içinde bulunduğu dağ da dışarıdan büyük bir fil başına benziyor.
Mağaranın içinden su da akıyor. Akan suyun içinde yavru bir ıstakoz gördük. Demek ki; akan su deniz suyu. Yine küçük yarasalar gördük. Ama ilerleyen bir yazımda İğneada Dupnisa mağarasını anlatacağım ki; orada gördüğümüz yarasaların eline su dökemez. Ancak bu mağara ona göre çok büyüktü. İçinde bir miktar yürüyoruz, bir miktar botla gidiyoruz, bir miktar da bambu sallarıyla gidiyoruz. Mağara içinde resim çekmenin yasak olmasının yanı sıra doğal olarak aydınlatma da yapılmamış. Bu nedenle madencilerin maden ocaklarında kullandığı, başlarına taktıkları aydınlatmalı kasketlerden taktık. Önümüzü de öyle gördük. Tanıtım broşüründe olan resimler ile mağaradaki tek resmimizi vermekle yetineceğim. Ancak mutlaka ve mutlaka görülmesi gereken bir yer. Onca tur arasında bu turu tercih ettiğimiz için çok şanslı olduğumuzu söylemeliyim.
Tongtae Sea Canoe ile yaptığımız turda üçüncü durağımız James Bond adası idi. James Bond’un Altın Silahlı Adam isimli filmi bu adada çekilmiş. O nedenle de ada bu isimle tanınıyor. Adaya ulaşımı tur tarafından sağlanan tekne ile yaptık. Öyle bakir yerlerden geçiyordu ki; nereye bakacağımızı şaşırıyorduk. Güzel bir manzara idi. Aslında deniz üstünde bir yer olmasına karşın deniz içerilere kıvrımlar yaparak çok fazla sokulduğundan nehirde yolculuk yapıyormuş izlenimi veriyordu.
James Bond adasının güzel görüntülerini vereyim biraz. Broşürde adada yüzmenin de mümkün olduğunu görmüştük resimde, ancak gittiğimiz dönem itibarıyla yüzmeye elverişli değildi. Çok çamurlaşmıştı.
Turdaki son durağımız Panyee adası idi. Panyee adasında yaşayanların büyük bölümü Müslüman. Çok ama çok fakirler. Yerleşim yerlerini Muson yağmurları döneminde sürekli su bastığından tahta kalaslar üzerine yapmışlar yerleşim yerlerini. Halkı geçimini denizcilikten ve turizmden sağlıyor. Çiftlik yengeçleri ve ıstakozları var J Futbol evrensel bir dil. Küçük bir meblağ karşılığında çok sevimli bir maymunla da resim çektirdim.
Çok keyifli bir tur idi. Tayland tatilimizi mükemmel olarak hatırlamamızda bu turun payı çok büyük. Bir sonraki yazımda Phuket adası üzerinden katıldığımız bir diğer muhteşem turdan bahsedeceğim. Bu turda Khai adalarını paylaşacağım.